Bu yazımda anne karnı dönemde bebeğin fizyolojik gelişimi konusuna çok
girmeden daha çok anne-bebek ilişkisi temelli psikolojik etkenler ve öğrenmeyi
ele almayı düşündüm.
Mucizevî hayatın başlangıcı iki
farklı yapıdaki pıhtının bir araya gelmesiyle başlar. Meydana gelen embriyo
kısmî farkındalığını 9.haftadan itibaren kazanabilmektedir. Anne karnındaki
bebeğin hıçkırdığı ve gürültülü seslere tepki verdiği görülmüştür.6.ayda da
artık duyabildiği tespit edilmiştir.
32 haftalık bebek günün %90-95
ini uyku halinde geçirdiği gözlenmiştir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki
bebekler, derin uykuda göz hareketlerinde bulunmuşlar, bu da gösteriyor ki erişkinlerde olduğu gibi
bebeklerde rüya görebilmektedir. Fakat araştırmacılar görülen bu rüyaların bebeklerin kendi bildiklerinden yani ana rahmindeki duyulardan ibaret olduğunu düşünmektedirler. Anne karnında bebekler tat kültürünü de kazanmaktadırlar,
annenin yediklerinin tadını alabilmektedirler.
Ayrıca
bebekler annelerinin sesini diğer insanların sesinden ayırmakta, örneğin anne
karnındayken anne tarafından okunan masalın yine doğumda sonra okunması
esnasında tepki verdikleri gözlenmektedir. Bu aynı zamanda anne karnında
öğrenmenin gerçekleşiyor olduğunu da bize gösterir. Ve bebek annenin sesini
diğer insanların sesine tercih etmekte belirgin tepkiler vermektedir. Bu
araştırmalar bize gösterir ki bebekler anne karnında bir dereceye kadar
dinleyebilir, görebilir ve öğrenebilir.

Bebeklerin bazı mizaç
özelliklerini de anne karnında kazandığı bilinmektedir. Bilim adamlarınca
tespitler gösterir ki anne karnında çok aktif olan bebekler doğduktan sonra
daha hırçın olabilmekte, uyku dönemleri düzensiz olan çocuklarda daha az
uyumaktadır. Yani davranışsal özelliklerin bir kısmı anne karnında
oluşmaktadır.
Bebek
anne karnında anneden daha fazla hormonal etkiye maruz kalır. Bu da annenin beslenme
alışkanlığından psikolojisine, fizyolojik hareketliliğine kadar birçok noktada
bebeği etkilemektedir. Örneğin stresli annelerin bebekleri daha huysuz hırçın
bebekler olabilmektedirler. Ayrıca stres, annenin beslenme alışkanlığı gibi
alışkanlıkları da bebeğin zekâ gelişiminde de önemli etkiye sahiptir.
Tüm bunların
yanında bu önemli mucizevî süreçte anne de tek başına olmamalı baba da anneye
maddî manevî desteğini esirgememelidir ki bu dönem sağlıklı huzurlu ve bebek
açısından pozitif gelişsin. Eşiyle bu dönemde her anlamda paylaşımı olan
annelerin güveninde artış, iç huzur hissettikleri öğrenilmiş ve babanın da
duygusal desteğiyle süreç daha kolay atlatılmaktadır.
Annenin
sosyal çevresi de yine aynı şekilde bu dönemde çok önemlidir. Kötü doğum hikâyeleri, hassasiyet içeren
olumsuz ruh halleri ve olaylar, doğum sonrası gelişen psikopatolojik
gelişmelerden ve bu olumsuz duygu durumlarından bahseden bir arkadaş çevresi
annenin psikolojisi açısından hiç de iyi sonuçlar oluşturmayacak dolayısıyla
bebeğin de bu durumdan kötü etkileneceği açıktır.
Tüm bunlardan
hareketle söyleyebiliriz ki annenin bebeği bedeninde taşıdığı bu anne karnı
dönemi çevresel biyolojik ve psikolojik açıdan son derece önemlidir. Bu dönem
ne kadar hasarsız, çok yönlü ve verimli geçirilirse doğum da daha iyi
gerçekleşecek. İlerde bir birey olacak bebeğin
biyopsikososyal gelişimi anne karnından itibaren ona verilmeye başlanan
özveriyle doğru orantılı biçimde artmaktadır.


Yorumlar
Yorum Gönder